EĞİTİM BİR SEN ANKARA 4 NOLU ŞUBE 3.OLAĞAN KONGRESİ BAŞARIYLA TAMAMLANDI
Eğitim Bir Sen Ankara 4 Nolu Şube Başkanı Tekin Korku'nun açılış konuşması:
Sayın Genel Başkan Yardımcım, Sivil Toplum Kuruluşlarının ve Konfederasyonumuza bağlı sendikalarımızın Değerli Başkanları ve Temsilcileri, İl Müdürlerimiz, Değerli Bürokratlarımız, çok kıymetli delege arkadaşlarım, misafirlerimiz veTeşkilatımızın kıymetli yöneticileri, üyeleri hanımefendiler, beyefendiler öncelikle sizleri en kalbi duygularımla, sevgi ve hürmetle selamlıyorum.
3’üncüOlağan Genel Kurulumuzun şehrimize, milletimize ve eğitim çalışanlarına hayırlara vesile olmasını Cenabı Allah'tan niyaz ediyorum.
Sendikal mücadelemize şimdiye kadar emek veren, kurucu genel başkanımız, çağın soylu adamı merhum Mehmet Akif İnan hocamız başta olmak üzere ahirete irtihal eden tüm emektarları rahmet, minnet ve şükranla anıyorum.
Değerli dostlar,
Eğitim-Bir-Sen, Mehmet Akif İnan’ın“Türkümüz dünyayı kardeş bilendir/Gökleri insanın ortak tarlası” dizelerindeki kuşatıcılıkla 14 Şubat 1992’de yola çıkmış,ülke ve millet sevgisinden ödün vermemiş, 76 milyonun kardeşliğini hedefleyen, özelde eğitim çalışanlarının genelde ise milletimizin hak ve menfaatlerini, insanlığın huzurunu önceleyen, zulmün karşısındamazlumun yanında bir teşkilattır.
Sadece üyelerinin sorunlarına değil, ülkesinin ve insanlığınproblemlerinede duyarlı, kıblesi sabit,dümeni sağlam teşkilatımızın 14 Şubat 2015’te 23. kuruluş yıldönümünü beraber kutlayacağız.
Sendikamız,Türkiye genelinde 5. Olağan Genel Kurul sürecini yaşıyor. Kasım ayının ilk üç haftası içerisinde tüm şubelerimizde olağan genel kurullar bitmiş olacak. Bu hafta bizimle beraber 30’un üzerinde şube aynı anda genel kurulunu yapıyor.
Sendikamız 3. Olağan Genel Kurula, “Genel Yetkili Sendika” olmakla kalmayıp aynı zamanda 300 bin üyesiyle Türkiye’nin “En Büyük Sendikası” unvanıyla gidiyor.
Şubemizde 2600 üye sayımızla hem yetkili hem de etkiliyiz. Geride bıraktığımız 4 yıl içerisinde şubemizde üye sayımızı 1401’den 3754’a çıkararak % 62 artış sağladık. Ben bu vesileyle gecesini gündüzüne katan,adanmışlık örneği ile Eğitim-Bir-Sen ailesini güçlü kılmak için ter döken, emekleri ve fedakarlıkları karşısında saygıyla eğildiğim bütün arkadaşlarımıza, teşkilatımızın yöneticilerine, ilçe ve işyeri temsilcilerimize,bütün üyelerimize teşekkürlerimi iletiyorum.
Değerli hazırun,
Eğitim-Bir-Sen’in üstlenmiş olduğu sendikal misyon ve yürüttüğü çalışmalar tarifi mümkün olmayan bir önem arz ediyor. Bu misyonun, sendikal çalışmaların takdiri, rakip sendikalarca değil, üyelerimiz ve milletimizin teveccühüyle ölçülmektedir.
Eğitim-Bir-Sen olarak bizler, daha çok millet, daha az devlet anlayışını temsil ediyoruz.Bürokratik oligarşinin, toplum mühendisliğinin ve jakoben yaklaşımların yerine millet iradesinin hakim olması için çalışıyoruz. Doğru işler yapmak kadar doğru yerde durmayı önemsiyoruz. Bizi rakiplerimizden ayıran en büyük özellikişte bu duruşumuzdur. Onun için “kuruş değil, duruş sendikacılığı” diyoruz.
Bugün Türkiye ileri demokrasi diye cümle kuruyorsa, geçmişin yanlışlarından arınıyorsa, millete rağmenciler kaybediyor, sessiz çoğunluk sesini yükseltiyor, darbe ve muhtıra girişimleri eskisi kadar başarılı olamıyorsa; bunda Eğitim-Bir-Sen’in, Memur-Sen’in omurgalı ve dik duruşunun çok ama çok önemli payı vardır.
Demokrasiye karartma, millet iradesine kapatma girişimlerinde ortaya çıkan ve 100 binlerin katıldığı “Ortak Akıl” mitingleriyle sesini yükseltenler bizlerdik.
Ulusal Birlik Hareketi adı altında 28 Şubat’ın 5’li çetesine özenenleri sobeleyen ve bunlar darbeci, bunlar postal yalayıcılardır diyenler bizlerdik.
Vesayetten arınmanın en önemli eşiği olan Anayasa değişikliği referandumunda “Toplu Sözleşmeye de, Toplumsal Sözleşmeye de Evet” diyenler,yüzde 58’i oluşturan ve omuzlayanlar bizlerdik.
Gezi’de kral çıplak diye bağıran, 17 Aralık küresel operasyonunda duruşunu bozmayan ve zamanla haklı çıkan yine biziz.
Kobani olayları diye adlandırılan, hafızalara kirli görüntülerle kazınan, yağmalarla, vahşetle, şiddetle anılan, kardeşlik iklimini hazmedemeyenlerin bozmaya çalıştığı, çözüm sürecini sekteye uğratmaya çalışanlara “bu yol çıkmaz sokak” diyenler, sağduyuyu temsil edenler yine bizleriz.
Çözüm sürecinde elimizi taşın altına koyduk ve koymaya devam ediyoruz. Bu ülke küresel tezgahların ameliyat masası değildir ve olmamalıdır. Büyük İsrail’in, Arz-ı Mevud’un hedeflerinden birisi Türkiye’nin doğusunun bölmektir. Bu tezgahı gören ve buna bütün gücüyle direnen bir teşkilatız. Yıllarca inkarcı asimilasyon politikalarına karşı durduk. Sistemin ötekileştirdiği insanlar olarak kardeşliğimize kurşun sıkanlara direndik. Direnmeye devam edeceğiz.
Bunları çocuklarımıza olan borcumuzdan, ülkeye olan sevdamızdan, sevdamıza ömür verenlere saygımızdan dolayı yapıyoruz..
Ülkemizkatsayı uygulamasını, 8 yıllık kesintisiz eğitim dayatmasını, üniversite önlerindeki dramı, kamu gücüyle kamuda ve kamuoyuna yapılan zulümleri, Milli Güvenlik derslerine gelenler marifetiyle yapılan fişlemeleri, dışlamaları ve ötekileştirmeleri bir daha yaşamasın istiyoruz.
Bu saydıklarımın teker teker ortadan kaldırılmasını sağlamış, seçmeli din eğitimi dersleri noktasında önemli adımların atılmasına vesile olmuş, kamuda kılık kıyafet dayatmasını toplumsal talebi örgütleyerek 12 milyon 300 bin imzayla siyasi iradeye sunmuş ve 7 aya yakın sivil itaatsizlik eylemiyle “kamusal alan” yalanını bitirmiş bir teşkilatız. Sadece üyelerimizden değil, halktan, hatta ve hatta bazen diğer sendikalara üye olanlardan bile teşekkür alıyorum. Bu gücü oluşturan ve bu duyguyu bizlere yaşatan üyelerimize, çalışma arkadaşlarıma ve bütün delegasyona bir kez daha yürekten teşekkür ediyorum.
Sadece ülkemizde özgürlüklerin artmasını değil, bunları yaparken aynızamanda çalışanların biriken sorunlarının ortadan kaldırılması ve mali taleplerinin yerine getirilmesi noktasında ortaya koyduğumuz çözüm önerileri ve verdiğimiz mücadeleyle önemli kazanımlara da imza attık.
2001’de çıkan 4688 sayılı Kamu Görevlileri SendikalarıKanunu sonrası 9 adet Toplu Görüşme gerçekleşti. Bu görüşmelerin 4’ünde solumuzdaki, 5’inde ise sağımızdaki sendika vardı. 9 yıllık toplu görüşmeler sonrası eğitim çalışanlarına özel alınan kazanım sayısı 0’dır.Toplu Sözleşme hakkını alan sendika olarak iki defa Yetkili Sendika kimliğimizle masaya oturduk. Birinde, öğretmenlerin ek ödemesi dolayısıyla yaşanan mutabakatsızlık üzerine iş bıraktık ve protesto ettik.Diğerinde ise ek ödeme dâhil birçok kalemde sağladığımız kazanımla tarih yazdık. Bir toplu sözleşmede eğitim çalışanlarına özel 18 kazanımla bir ilki gerçekleştirdik. Bunu afiş yaptık ve okullara astık, “İşte Sendika, İşte Fark” dedik.
Toplu sözleşmede aldığımız kazanımların bazıları salonumuzda asılı. Hepiniz fark ettiniz. Onları tekrar sayarak vaktinizi almak istemiyorum. Bu kazanımlar tek başına yeterli demiyorum. Ama kesinlikle önemli diyorum. Ve biliyorum ki daha alacağımız çok yol var.
Eğitimcilerin, eğitim çalışanlarının mali durumlarının güçlendirilmesi, sorunlarının çözülmesi için var gücümüzle çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
Sorunlardan beslenmiyoruz. Çözümlerle güçleniyoruz.
Sorunları alt alta sıralayarak insanları şarj etmek kolaydır. Doğru olan çözümleri sıralamaktır. Biz kolay olanı değil, doğru olanı yapıyoruz.
“Kurum İdari Kurulu’yla 33 Kazanım”,
“Hak Arama Mücadelemizle 55 Kazanım”,
“Özlük ve Özgürlük Mücadelemizle 77 Kazanım” isimleri altında ne gibi kazanımlara imza attığımızı kitapçıklar halinde yayınladıkve bütün eğitim çalışanlarına ulaştırmaya devam ediyoruz.
Ben bu konularla daha fazla zaman almak istemiyorum.
Üyesinin, ülkesinin ve insanlık ailesinin sorunlarına duyarlı, hedefi ve çalışmalarıyla tutarlı bir sendika olarak nerede bir gözyaşı ve nerede feryat varsa oraya kulak kabartıyor, el uzatıyor, insan ve İslam olmanın gereğini yapıyoruz.
Sosyal sorumluluğumuzu, yaptığımız çalışmalarla yerine getiriyoruz.
Myanmar’da iç karışıklık ve zulüm nedeniyle Bangladeş’e göç etmek zorunda kalan Arakanlı Müslüman çocukların eğitim ve barınma ihtiyaçlarını karşılamak için Bangladeş’te yaptırmayı planladığımız külliye ve yetimhanenin temelini attık. Kurucu Genel Başkanımız Mehmet Akif İnan adını verdiğimiz külliyede 300 yetim ve öksüz çocuğun barınma ve eğitim ihtiyacını karşılayacağız.
Türkiye’de İHH tarafından başlatılan en büyük merhamet hareketi olan “Her Sınıfın Bir Yetim Kardeşi Olsun” sloganıyla yola çıkan “İyilikte Yarışan Sınıflar” projesinin paydaşlarından birisiyiz. İHH, Milli Eğitim Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Eğitim-Bir-Sen olarak,yetimlere sınıflarda ve kendi dünyamızda yer açmak için başlattığımız kampanyada hedefimiz, 50 bin sınıfı 50 bin yetim kardeşle buluşturmaktır.“Akraba veya yabancı bir yetime kendisini kurtarana kadar bakana cennet vacip olur” diyor Hadis-i Şerif. Aylık 90 TL ile bir yetimin bütün ihtiyaçlarını karşılamış, evimize, sınıfımıza bir kardeş daha eklemiş oluyoruz. Bu kampanyada birbirimizle yarışacağımızı biliyor, sorumluluğunu yerine getiren ve bende yarın bu konuda sorumluluğumu yerine getireceğim diyen sizlere, bu konuda duyarlılık gösteren herkese teşekkür ediyorum.
Değerli, misafirlerimiz, değerli delegasyon, değerli dostlar, bir iki hususun daha altını çizerek sözlerimi toparlıyorum.
Sevgili Dostlar,
Evet, biz düşünen ve üreten erdemli bir davanın mensuplarıyız. Soylu mücadelenin adresi Eğitim-Bir-Sen olarak, geldiğimiz nokta bizi, Allah korusun, kibre, şımarıklığa, gurura, tepeden bakmaya, rehavete sevk etmeyecektir. Aksine her dem kendimizi muhasebe içinde tutacağız. Unutulmamalıyız ki, 1 milyonu aşkın eğitim çalışanı var. Yapacağımız ve yapmamız gereken daha çok iş olduğunu söylemek istiyorum. Çalışanlarımızın hakkını, hukukunu korumaya, eğitim çalışanlarına özel kazanımlar üretmeye devam ettikçe, inşallah daha büyük başarılara da imza atacağız.
Kamu çalışanlarının güçlü sesi, kazanımların adresi olan sendikamız, yeni dönemde daha da güçlenecek, 2015’te Türkiye genelinde 350 bin üye sayısına,şubemizde ise en az 3500üyeye ulaşacaktır.Bu kutlu mücadelenin kahramanları olan sizlere yürekten teşekkür ediyorum.
Mesuliyetimiz ve yükümüz ağırdır. Aydınlık yarınlarımızı beraber inşa edeceğimiz dava arkadaşlarımız olan sizlerle her zorluğu birlikte aşacağımıza olan inancım tamdır. Bu yükün ağırlığının farkında olarak Üstat Necip Fazıl’ındizeleriyle sözlerimi bağlıyorum:
Mehmedim, sevinin, başlar yüksekte!
Ölsek de sevinin, eve dönsek de!
Sanma bu tekerlek kalır tümsekte!
Yarın elbet bizim, elbet bizimdir!
Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir.
Bizleri bu güzel günümüzde yalnız bırakmayan çok kıymetli protokole, misafirlerimize şükranlarımı sunuyor, yeni dönemi iradesiyle şekillendirecek olan delegasyona güveniyor, kendimizi size,sizleri Allah’a emanet ediyor, hepinize saygılarımı sunuyorum